Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ahmet Cengiz

Değişen Ne?

Değerli okurlar,

Kısa bir süre sizlerle olamadım. Bu sürede hayatımızda ne değişti diye baktığımda, sanırım cevabımız; bir şeylerin değişmediği, hatta daha da kötüye gittiğimiz olurdu.

Yaşamın içinde, değerlerimiz, inançlarımız, doğrularımız ve yanlışlarımız o kadar iç içe geçmiş ki; kim doğru, kim yanlış, yapılanlar kime göre doğru, kime göre yanlış… İnanın, bilirken bilmezlik hâlini yaşamak sadece bizim topluma özgü bir durum gibi geliyor.

Haberlere göz attığımda ve gündemi incelediğimde, yaşananların hâlâ aynı olduğunu görmek, değişen bir şey olmadığını fark etmek gerçekten üzücü.
Müslüman bir toplumda yaşıyor, inançları ve değerleri olan bir millet olduğumuzu söyleriz. Peki ne oldu bize? Sokakta adam vurmalar, okullarda öğrencilerin birbirine zarar vermesi… Özellikle kız çocuklarının bu olayların içinde aktif olarak yer alması, beni derinden sarstı.

Günlük hayatta gençlerin birbiriyle konuşma şekillerine baktığımda da hayret ediyorum. Maalesef seviye kalmamış. Yine sokaklarda infazlar, cinayetler sürüyor ve insanlar adaleti kendi elleriyle sağlamaya çalışıyor. Adalet ve hukuk kavramlarının geri plana atılması, hepimiz adına çok acı.

İşin en üzücü yanı; hepimizin annesi, kız kardeşi varken, eşine şiddet uygulayan, hatta cinayet işleyen erkeklerin olması. Neden?

Birbirimizi dinlemek, anlamaya çalışmak bu kadar mı zorlaştı?
Neden birbirimizin sorunlarını görmezden geliyoruz?
Sorunlar dağ gibi büyürken, neden duyarsızız?

Kur’an-ı Kerim’in Al-i İmran Suresi 104. ayetinde şöyle buyruluyor:
“Sizden, hayra çağıran, iyiliği emredip kötülüğü men eden bir topluluk bulunsun. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”
Bu mesaj bu kadar netken, neden hâlâ gereken tavrı sergilemiyoruz?
Kur’an-ı Kerim’in ilk ayeti “Yaratan Rabbinin adıyla oku!” derken, biz neyi okuyoruz? Ne anlıyoruz?
Hukuku bir kenara bıraksak bile, neden dinimizin bize bildirdiği bu ayetleri uygulamıyoruz?

Toplum hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısıyla boğuşurken ne bekliyoruz?

Akıllı olmak zorundayız. Akıllı olursak kandırılmayız.
Ekonominin kötüye gittiğini, faiz lobilerine hizmet edildiğini, kur korumalı hesapların ne kadar yanlış olduğunu, yap-işlet-devret projelerinin hayatımıza nasıl zarar verdiğini fark etmek çok da zor olmazdı.

Ama bu konularda çözüm üretmek yerine, koltuk sevdasıyla hareket edenler, sorunun temeline inmekten uzaklar. Herkes kendi çıkarını korumanın peşinde.

TÜBİTAK, birçok projeyi kabul etmezken; yurt dışındaki saygın üniversitelerin bu projelere sahip çıkmasını nasıl açıklayacağız?
Üniversitelerimiz, tez ve proje üretmek yerine lise düzeyinde eğitimle yetinirken, bu durumun bize ne gibi bir faydası olacak?

Kısacası, hayatımızda değişen pek bir şey olmamış.
Hâlâ okumayan, kendini geliştirmeyen, zamanı akışına bırakan, günü kurtaran bir toplum görüntüsündeyiz. Bu çok üzücü.

Oysa inanan bireyler olarak, bugünümüzün dünden daha iyi olması gerekirdi.
Fakat biz, şükür kavramını inancımıza ters şekilde değerlendiriyor ve her şeyi teslimiyetçi bir zihniyetle kabul ediyoruz.

Ne diyelim…
Eğer değerlerimiz ve inançlarımız yok olursa, bizim var olmamızın da bir anlamı kalmaz.

Adaletli, liyakat sahibi ve sorumluluk duygusu yüksek tüm doğru insanlara saygılarımla.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER