Değerli okurlar,
Biz ne yapsak hayatımızı anlamlı yada anlamsız bir şekilde yaşamaktayız. Herkesin bir beklentisi bir amacı yok mu?
Neyi amaçlıyoruz ki!
Mutlu olmayı öyle değil mi?
Peki mutlu olmak için ne yapıyoruz? Hayat bize mutluluğu altın tepside vermiyor. Bizde gerekli çabayı gösteriyor muyuz? Hayatın içinde değerler öyle bir değiştiki bizler doğruları yanlış, yanlışları doğru olarak görüp hayatın gerçekliğini sahte bir tablo gibi gerçeğinin değerinde olmasını beklemekteyiz.
Peki değerlerimiz, isteklerimizle doğru paralellikte olmadığından, samimi olarak düşündüğümüzü zannettiğimiz hissettiğimiz
düşüncelerimiz neden gerçekleşsin ki! Neden hayat bize adil davranmıyor diye sonra kimimiz sessizce kimimiz bunu daha sert olarak ortaya koyuyor.
Tüketmiyor muyuz, her şeyi bozuk para gibi değersiz görüp kolayca harcamıyor muyuz?
Harcıyoruz tabi, başta gerçekten sevmeyi değer vermeyi unuttuk. Değerli olanlar o kadar arkada kaldı ki, sadece çıkarlar ve menfaatler ön planda kalmadı mı?
Neden artık gerçek değerlerimizi ve inançlarımızı yaşamak ve hayatın bize sunduğu en önemli değerleri yaşamaktan kaçınıyoruz. Peki sizin için bu değer nedir?
Sevgi mi, para mı, kariyer mi, dostluk mu, aile mi, adalet mi, vatan sevgisi mi, rahat bir yaşam mı, kimseye minnet etmeden dürüstçe aza kanaat edip çoku bulduğumuzda şükretmek mi nedir bizim için değerli olan.
Peki bunu kime göre neye göre değerlendirelim!
Sevgi, gerçekten birbirimize karşı çıkarlar olmadan, dürüstçe sevgimizi, bir menfaat olmadan sunabiliyor muyuz? Eşlerin birbirine olan sevgisi, bir baba ve annenin çocuklarından, çocukların babadan ve anneden, akrabaların ve arkadaşların birbirlerinden, iş hayatı ve toplumda bireylerin birbirinden beklentisi ne kadar gerçekçi?
Para, hayatımızı idame ettirmek için mi yoksa daha rahat ve önemsenmek adına farklı bir yaşamın içinde olmak için mi istiyoruz?
Kariyer, toplumda statumuzun olması ve daha değerli olmak için mi yoksa toplumun menfaatine yarayacak işler yapmak için mi istiyoruz?
Adalet, kendimize yapılanlardan dolayı mı toplumun geneli için mi istiyoruz?
Vatan sevgisi, yaşadığımız bu topraklarda huzurlu ve bağımsız olarak yaşamak için mi istiyoruz ?
Ya da sadece saf sevgiyi arayarak hayatın içinde güzel ve doğru inançlı yürekten sevgiyi mi arıyoruz?
Arıyoruz da peki nasıl arıyoruz ? İnançlarımızla mı aklımızla mı arıyoruz?
Peki bu aramada yaşanan sosyal adaletsizlik yeteri kadar bizim canımızı bıktırmadı mı? Yaşanan ekonomik kriz hayatımızı çıkılmaz bir mutsuzluk ve umutsuzluk haline sokmadı mı? Bunları yaşarken hücrelerimizin her noktasında bu sıkıntıları yaşarken neden çözüm aramıyoruz? Ya da sahte timsah gözyaşlarıyla algı yapıyoruz.
Çözüm bulacak olanlar başka konulara odaklanmış toplumun içinde bulunduğu durumu görmezden gelirken asıl konunun muhattabı bizler gerçekleri niye görmüyoruz? Niye görmemek, duymamak ve bilmemekteyiz?
Artık körler pazarında ayna satan insanların farkına varalım. Bizlerde doğru ve akılcı çözümlerle iyiye, güzele ulaşmak zorundayız.
Çözüm belli. Bir saniyesine bile hükmedemediğimiz bu dünyada yalaka olmaya gerek yok. (M.Yazıcıoğlu)
Yani ;
Herkes şunu biliyor ama tekrar söylemekte fayda var.
Neydi o;
“Millet, fakruzaruret içinde harap ve hitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda, mevcuttur!”
Adaletli ve liyakat sahibi, sorumluluk duygusu yüksek bütün doğru insanlara saygılarımla.
Kalemine yüreğine sağlık başarın daim olsun
Sevgili başkanım kutluyorum