Her ülke başka ülkelere mal satıp ihtiyaç duyduğu ürünleri almak ister. Dışarıya sattığı ürünlerinden aldığı ürünlerin parasını ödeme dengesini tutturması büyük başarıdır. Buna ihracat ve ithalat denir.
Dış ülkelerden mal almanın üç kuralı vardır. 1- Üretilen malın kalitesinin düşük olması sebebi ile piyasada tutulmayan ürünler başka ülkelerden ithal edilir. 2-Ülkede üretildiği halde yeterli gelmemesi. 3- Ülkede üretilemeyen, yahut lüks olarak bakılan ürünlerin ithal edilmesi.
Türkiye’mizde teknoloji seviyesi yüksek ürünlerin ihraç edilme oranı yüzde dört seviyesindedir. Orta derecede üretilen ürünlerin ihracatta payı yüzde 42 yi buluyor. Sanayi ürünlerinde, hatta tarım ürünlerinde yüksek kaliteyi yakalamak kolay olmuyor. Bunun için AR-GE çalışmalarını artırmak çok önemlidir. Tarımda kaliteyi yakalamak, paketlemek ve zamanında alıcıya ulaştırmak (pazarlama) çok önemlidir. Pazarlama konusunda yeterli gelişmeyi sağlayamadık. Yurt dışına tarım ürünlerini fazla satamadığımızdan dış ticaret fazlası oluşuyor. Ürün ihracat firmasına verilemediği zaman hallere ve pazarcılara daha ucuza veriliyor. Tekstil dede durum aynıdır. Para kazanamayan üretici sıkıntıya düşüyor.
Dış ticaret açığını kapatmanın yolu yüksek teknoloji ürünlerin ihracattaki payını yükseltebilmektir. O tip ürünler yüklü miktarda para tuttuğundan satın alan ülkeler cari açık vereceklerdir. Almanya sattığı ürünlerden yüzde 16 oranında dış ticaret fazlası veriyor. Almanya Dünyada zengin ülkeler içinde ilk üç sıradadır. Ürettiği ürünler kaliteli olup dünya piyasalarında tutulan ürünlerdir. Otomobil markaları hiç değerini kaybetmiyor. Demiri hammadde değil en iyi şekilde işleyip araba yapıyor. Güzel paralar kazanıyor. Türk müteahhitlerimize devletin destek vermesi ile birçok ülkede hizmet vermekteler. 50 yılda 500 milyar dolarlık inşaat yapmışlar. Tebrik etmeliyiz. AB ülkelerinden bazıları yüksek kazanç sağlayan ilaç ve savaş sanayine önem verdiklerinden ekonomileri çok iyi. Son yıllarda Çin, Kore, Hindistan teknolojik üretimde mesafe aldılar, fakat henüz zenginliklerini halklarına tam yansıtamadılar.
Dış ticaret açığını kapatabilmek için teknoloji seviyesi yüksek para getiren ürün olmalı. Tarımda kaliteli ürün yetiştirmek ve pazarlama tekniğinin iyi uygulanması gerekir. Üniversitelerimizde pazarlama ile ilgili bölümler var. Hocalarımıza ve oradan mezun olan vatanseverlere çok iş düşmektedir.
Ülkemiz son yıllarda bazı alanlarda başarıyı yakaladı. Yazılım konusunda sayılı ülkelerden birisi olduk. Yazılımda ihracatımız 2023 yılında üçbuçuk milyar dolar oldu. Ticaret bakanlığının açıklamasına göre 2028 yılında yedi milyar doları aşacağı tahmin ediliyor.
Bazı ülkelerin yer altı zenginlikleri var. (Petrol, doğalgaz) Fakat onları işleyecek teknolojileri olmadığından hammadde olarak satıyorlar. Bunların gelirleri ile bütün ihtiyaçlarını ithal ediyorlar. En lüks tüketim mallarını alıyorlar. Tamamen dışa bağımlılar. Bu halleri madenleri bitesiye kadar böyle gidecek. Sonucunu ne halk nede yöneticileri düşünüyor. Bu ülkeler tam bağımsız ülke sayılmazlar. Savunacak silahlarının hepsi ithal. Bu ülkelerin çoğunluğu Osmanlı dan ayrılan İslam ülkeleri. Biraz çalışıp sanayiye yönelselerdi şimdi İsrail bu kadar gaddar olabilirmiydi.
Japonya ikinci Dünya savaşında Amerika’nın attığı iki atom bombası ile perişan oldu. Yılmadılar tez zamanda kendilerini toparlayıp ekonomi ve sanayilerini geliştirdiler. Japonların en büyük özelliği, insanları genç yaşta meslek sahibi yapmaları ve çalışkan olmalarıdır.
Ülkemizin gelişmiş ülkelere göre bazı sıkıntılarımız var. Dış güçlerin desteği ile terör belası. Cumhuriyetin kuruluşundan beri mesleki alanda yetişmiş insan gücü azlığı. İmparatorluğun varisi olarak göç almamız. Büyük depremlere karşı tedbir alamadığımızdan yıkımların çok olması. Sanayi ve tarıma yeterince destek verilmediğinden ihracatın azlığı. Petrol ve doğalgaz olmadığından gelirimizin çoğunu bütçeden buraya aktarıyoruz. Şu bir gerçek; İnsanımız fazla çalışmayı sevmiyor. Hep devletten bekliyor. Köylü arazilere destek alıyor fakat ekip biçmiyor. Çalışanlarda genç yaşta emekli olup boş gezmeyi, kahvelerde okey oynamayı seviyor.
Dış ticaret açığının azaltılması, cari açığın ortadan kaldırılması ekonomik büyüme ile olmaktadır. Bunun için devlet yöneticilerinin küçük ölçekli işletmelere destek vermesi sağlanmalıdır. İktisatçıların güzel bir sözü vardır. Gölden fazla su çekilirse balıklar oksijensiz kalır. Kurbağalar susuzluktan sesleri kesilip gözleri dışarı fırlayınca su çekme bırakılsa bile uzun zaman göl eski haline dönmezmiş. Devleti yönetenler vergilerle sanayici ve taciri sıkmayacak. Vatandaşı tembelliğe alıştırmayacak. Gerçek yatırımcıya destek verecek. O zaman ihracat çoğalabilir. İhracatın artması, devletin müsrif olmaması sayesinde ülkemiz kalkınmış on devlet içinde yerini alabilecektir. Hayırlı Cumalar.
YORUMLAR