Değerli okurlar,
Uçmak; kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak demek olduğunu biliyoruz.
Uçmak ilk çağlardan beri insanoğlunun en büyük tutkularından biri olmuştur. Uçmak denilince aklımıza her halde ilk önce Hazarfen Ahmet Çelebi gelir. Peki Hezarfen Ahmet Çelebi denildiğinde akla gelen ilk soru ise, Galata kulesinden nasıl uçtuğuyla ilgili oluyor.
Bilim adamları bu uçmanın nasıl olduğunu araştırmışlar, peki ileride neyi araştıracaklar dersiniz. Tabii ki cevap 2023 de Türkiye’nin uçucagı söylenmişti, İnsanlarımız bu söyleme inanmıştı ve beklentiler bu yönde idi.
Yani uçacaktık!
Peki ne oldu neredeyiz bunu düşündünüz mü, yaşamımızda neler değişti. Her gecen gün ileri bir seviyeye gelmekten ötürü cok mu mutluyuz. Hayır tabii ki her şeyin en dibini yaşamaktayız.
Ekonomide dibi gördük mü? Gördük ama hala şikayet edip geldiğimiz noktada neden ve nasıl geldiğimizi bilmeden sonucu vatan ve din kavramında kabullenmeleri, Tarımda kendi kendimize yeten bir ülke iken artık bir çok ürünü ithal eden ve rekortelerin ürünlerin kalitesinin düştüğü bir hale gelmedik mi? Eğitimde bir türlü istikrarlı bir yöntem bulamayıp devamlı değiştirmek, eğitici yerine ezberci bir sistemle devam etmekteyiz, Üniversitelerin sayısı artırılarak tamamen bilim yuvası olmasından öte normal bir lise müfredatı gibi eğitim veren, proje, makale ve bilimsel çalışmalardan uzak bir yapı içinde olmaları, Hukukta olması gereken bir yapının içinde olamamak insanların hukuku kendi çıkar ve gücüne göre kullanılması haline gelmesi, Kadınlara yapılan şiddet ve öfkenin ve bunun sonucunda yaşanan inanılmaz sonuçlar aynı şekilde çocuk istismarları ve çözüm noktalarında garabet inanılmaz bir boyutta.
Tabi bu noktada bu konulara dahil olanların bu konuları çözme noktasında ortaya koyduğu tavır ve çözüm noktasında ne kadar samimiler görmekte ve anlamakta zorluk çekilmiyor mu? Doğrulara ve gerçekleri anlatmakta neden kendi cephelerinden bakıyorlar, olayların başlama ve gelişme noktasında hataların yanlışlıkların anlatılmasında taraf gibi ama kendine taraf gibi davranılıyor.
Sonuç olarak yapmamız gerekenleri, görmemiz gerekenleri ve anlamamız gerekenleri artık kendi doğrularımızı bırakıp bilimin aklın ve reel gerçeklerin ışığında yıllardır bu ülkenin üzerine oynanan gerçekleri bilmemiz ve anlamamız gerekiyor. Bu vatan toprakları kolay kazanılmadı bir değeri var. Bizler bu değerleri sadece inanç doğrultusunda görmekten çıkıp kaynaklarımızın neler olduğu ve ne kadar zengin bir topraklarda olduğumuzu neden bizim tam bağımsız bir ülke olmamamızın istendiğini anlamamız gerekiyor.
Bakın fikirlerimiz farkı olabilir düşüncelerimiz farkı ola bilir ama hepimiz bu topraklarda yaşamak ve birbirimizi anlamak dinlemek zorundayız. Yaşanan olaylara baktığınızda gerçekten inanılmaz günlerden geçiyoruz. Kendi içimizde bile alternatif olarak güce ve ilkeli değerlere sahip olmak iteyenlerin bile anlamsız bir şekilde davranmaları görmekteyiz.
Hayat kazanmak ile ilgili ise kazanmanın koşullarını adaletli ve dürüştçe yapmak gerekiyor. Adalet ve dürüstlüğümüzü tamamen kaybedersek sonuçların ne olacağını neden ısrarla görmemezlikten geliyoruz.
Ben yazmaktan bıkmayacağım yine yazacağım,
“Bilgi, cehaletin önündeki en büyük engel”
Uçmak mı istiyoruz okuyacağız araştıracağız birilerin sözleri değil kendi fikrimizle samimi art düşünce olmadan olayları kendimize mal ederek değil, çıkarlardan ve nefsimizden kurtulmuş olarak dürüştçe yapmalıyız.
Yoksa inanın kaçan trenin arkasından öylece bakarız. Sonra hani uçacaktır diye sorarız.
Tabi birileri uçuyor kafası iyi olanlar ama o kafada Vatan sevgisi ve toplumsal bilinç ve anlayış, inanç olmayan uyuşmuş birilerinden olmayalım.
Adaletli ve Liyakat sahibi sorumluluk duygusu yüksek bütün doğru insanlara saygılarımla.
YORUMLAR