Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mehmet Saburlu

Şan-Şeref böyle olur

Kudüs’ün fethinde şehrin anahtarlarını İslam halifesine teslim etmek isteyen Yahudiler, İslam ordu komutanı olan Ebu Ubeyde bin Cerrah’a ısrarcı olurlar. Medine’den devesi ve hizmetçisi ile yola çıkan Hz. Ömer deveye sıra ile binerek Şam yolculuğuna çıkar. Kendisini karşılamaya çıkan ordu komutanları, Yahudilerin ileri gelenleri, Rumlar heyecanla İslam’ın devlet başkanı Hz. Ömer’i görmek isterler. Hz. Ömer, deveye binme sırası gelen hizmetçisi devenin sırtında kendisi devenin yularını tutmuş vaziyette coşkulu kalabalığa yaklaşmaktadır. İslam ordu komutanı Ebu Ubeyde heyecan içinde Halifeye hoş geldiniz der ve kulağına şöyle fısıldar.

Ya Emirel Mü’minin bütün millet bize bakıyor. Asker heyecanla sizi bekliyor. Rum’u Yahudi’si İslam halifesini görmek için toplandı. Bu yaptığın onlara uygun düşmez. Hizmetçin devede siz yerde yürüyorsunuz. Size güzel bir elbise giydirelim, rahvan bir atın üzerinde protokol şeklinde halkı selamlayarak şehre girelim. Sizi böyle gören halkın gözünde şan ve şerefimiz nice olur der. Hz. Ömer kabul eder, atın üzerinde halkı selamlarken birden attan iner. Ordu komutanı Ebu Ubeyde’ye şöyle buyurur. Ya Ubeyde! Senin bu sözünü iştenler seni, şerefi güzel, lüks vasıtaya binmekle, süslü- sırmalı elbise giymekle sanacaklar. Şerefin Müslüman olmakta olduğunu anlamayacaklar. Biz aşağı (şerefi olmayan) insanlardık. Allah cc bizi Müslüman yapmakla şereflendirdi. Onun bize verdiği bu yüce şereften başka şeref ararsak Allah cc yine bizi zelil eder. İzzet, şan ve şeref İslam’dadır. İslam’ı gösterişsiz yaşamaktadır.” Diyerek uyarmıştır.

İslam’ın ahlakına, ahkamına uyarak yaşayan aziz olur, yükselir. Bu değerleri beğenmeyip gösterişe kaçanlar zelil olur. Şuurlu ve Kamil Mü’min’ler Allah’a iman ile kulluk ve sorumluluklarını bilerek hareket ederler. Bu sayede şan ve şerefe ulaşırlar.

Bu kıymetli değerleri ne zamanki küçümseyip elleri ile iterlerse, imanı zayıf yahut inançsızlar gibi hareket ederlerse, kendilerini onların ellerine bırakmış olurlar. Nisa suresi 139. Ayette: “Bilsinler ki izzet, şeref, kudret ve hükümranlık bütünü ile Allah’a cc aittir. “Bunun aksini hiçbir Müslüman düşünemez. Aklı olan hiçbir insanda düşünemez. Ne kadar güçlü olsak bile dünyaya yalnız geldik yine yalnız toprağa gireceğiz.

Bu günkü İslam alemine ve kendi yaşantımıza bakalım. Ahlakımızdan, adaletimizden, kardeşliğimizden, merhametimiz ve değerlerimizden her türlü tavizi verebiliyoruz. Ama itibarımızdan, gösterişimizden, yaptığımız müsrifliklerden taviz vermiyoruz. Mutluluğu gösterişte, şan ve şerefte zannediyoruz.

Sade yaşantının yerini gösteriş, mütevaziliğin yerini kibir, nezaketin yerini kabalık, samimi olmanın yerini protokol şeklinde yaklaşım, kardeşliğin yerini menfaatin aldığı dönemlerdeyiz.

Dünyaya daldıkça küffarın elinde oyuncak oluyoruz. Son yüzyılda ezilenler, sömürülenler neden İslam toplumları oldu. Bunu hiç düşündükmü?

İslam devletlerinin yöneticilerinin çoğu Müslümanların dertleri ile dertlenmiyorlar. Hep kişisel ikbal peşindeler. İnsanların acı ve ızdıraplarını umursamıyorlar. Zulme uğrayanların çığlıklarını duymuyorlar. Neden özde değil sözde Müslüman gibi davranıyorlar. Cenabı Allah cc yer altı zenginlikleri İslam ülkelerine nasip ettiği halde neden Müslümanlar hala güçsüz, sessiz, çaresiz.

H.z Ömer Müslüman kardeşlerine, ülkesinde bulunan halklara hiç gösterişli davranmadı. Onların dertleri ile dertlendi. Onlarla güldü, onlarla eğlendi. İslam devletini askeri, siyasi, ekonomi ve her alanda nasıl ileriye götürebilirim diye yardımcıları ile kafa yordu.

Medine’de bir sene altı ay boyunca yağmur yağmadı. Tarlalar bahçeler kurudu. Halk köylerden şehre göç etmeye başladı. Halk yiyecek derdine düştü. Hz Ömer’e tirit (Etli ekmek) ikram etmişlerdi. Halife etrafında bulunanlara; -Bu kıtlık bitene millet huzura kavuşana kadar kuru ekmekten başka bir şey yemeyeceğim diye konuştu. O kadar zayıflamıştı ki Müslümanların bazıları halife açlıktan ölecek diye konuşuyorlardı. Bu uydurma olan bir olay değildir. İslam tarih kitaplarında övgü ile kaleme alınmıştır.

Müslümanlar zamanın en ileri teknolojiyi kullanarak taviz vermeden ŞAN VE ŞEREFLERİNİ muhafaza ediyorlardı. Şan -şeref güzel giyinmekle lüks arabaya binmekle, torpille bir makama gelmekle olmuyor.

Günümüzde herkes halinden şikayet eder oldu. Şükür etmek azaldı. Halimize, maddi gelirimize göre yaşamaya çalışmak değil; her hal ve şartta konforlu yaşamak olmazsa olmazımız oldu. Herkes kredi kartı, nasıl ödenecek düşüncesi yok. Aile içinde huzursuzluklar çoğaldı, millet yanlızlaşmaya başladı. Avrupa özentisi benliğimizi sardı. Kapitalist Avrupa da sanki herkes çok mutlu. Onlara özenen bir pişman, içinde yaşayanlar bin pişman. Gayri Müslim Avrupa yanlızlaşan zavallı insanlarla dolu. Sevgi, saygı, kardeşlik duyguları yok olmuş bencil insanlarla dolu. Bir devlet başkanı olan H.z Ömer hizmetçisini deveye bindiriyor kendisi yaya yürüyebiliyorsa orada insanlık var demektir. İşte bizim atalarımız böyle idi.

Elhamdülillah bazı hatalarımız olsa bile milletimizin çoğunluğu benliğine sahip çıkmakta. Az bir gayret gösterilse, ilimde, fende ahlak kurallarında batı dünyası arkamızdan koşma ile yetişemez. Yeterki bizler şan ve şerefimize uygun bir hayat yaşayalım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER