Bolluk var huzur azaldı

Akıllı insanlar zamanlarını iyi değerlendirerek yaşarlar. Dünya ve ahiret işlerini zaman dilimleri içinde güzel organize ederler. İş hayatı, sıhhat, maddi ve manevi dengeleri gözetirler.

Yaşadığımız asır diğer yüzyıllara göre belki de en gelişmiş, en kültürlü, en gösterişli olanıdır. Fakat dünya nimetlerinin geçici olduğu unutulan bir çağdır. Teknik ilerledi, cepte paralar arttı, en modern öldürücü silahlar yapılıyor. Sosyal medya gelişti, ulaşım kolaylaştı, ürün bollaştı, eğlence gezip tozma zirvede. Fakat aile bağları bozuldu. Şehirler kalabalık, apartmanda komşular birbirini tanımıyor. İnsanlar yalnızlaştı. Manevi ve dini duygulardan uzaklaşanlar çoğaldı. 19. Yy dan beri dünyada maddi çıkarlar ön plana çıktı. Ülkemizde de sanayi gelişirken şehirler kalabalıklaştı. İnternet eve gireli ev halkı beraber olmaya zaman ayırmıyor.

Şu bir gerçek. Manevi yapısı sağlam olan bir millet gelir seviyesi düşük olsa da mutlu olabilir. Din adamları, İlahiyatçılar, sosyologlar bu konuya eğilmeleri gerekmez mi?

Ülkelerde refah seviyesi arttıkça kazalar, felaketler, kavgalar huzursuzluklar çoğaldı. Son yıllarda fabrikalardan salınan gazlar, gökyüzüne doğru yükselen zayıf binaların depremlerde yıkılması. Her yıl otoyollarda hızdan meydana gelen kazalarda ölümlerin ve sakat kalanların artması, bunalıma giren insanlarımız. “MÜSLÜMANCA YAŞAYAN, İÇ DÜNYASI ZENGİN” olan bir millet, acılarını ve sıkıntılarını güzellikle atlatmaları daha kolaydır.

Maneviyatı zengin olan toplumda sıkıntılar, meydana gelen olaylar yüzünden oluşan acılar sabırla, güzellikle aşılabilir. Her şey ekonomi, maddiyat değildir. Elbette toplumun fertleri arasında ekonomik eşitsizlik önem arz eder. Maddiyat, sosyal adalet önemlidir. Bir milletin fertleri, yöneticileri hakka, adalete, ekonomik kalkınmaya, ahlak kurallarına uymak ve yaşatmak zorundadır. Bize en güzel örnek Peygamberimizin ve ashabının örnek yaşayışıdır. Mekke ve Medine de düşmanların baskısından büyük zorluklar çekildi. Aç kaldıkları oldu. Fakat inançları ve birlik olmaları sayesinde düşmanlarına galip geldiler. Çünkü aralarında yardımlaşma vardı, bu sayede ekonomik sıkıntıları kısa zamanda aşabiliyorlardı. Maddi zorlukların aşılmasında Müslümanların inanç yapıları çok önemlidir.

Bir toplumda güven kalmamışsa, ahlak anlayışı zayıfsa, ağızları ile kuş tutsalar huzur ve güven sağlanamaz. İnsanlar arasında madde her zaman topaldır. Maneviyatta tek başına yeterli değildir, ama maddenin hep önündedir.

Bugün ABD ve batı toplumları sanayi ve ekonomide ileri. Fakat neden çok bencil olduklarını hiç düşündük mü? Birinci ve ikinci dünya savaşlarında kendi aralarında 40 milyon vatandaşları neden öldü. Beyaz Avrupalı Amerika kıtasına milyonlarca Afrikalı siyahi insanları neden kaçırdı ve köle yaptı. Kendileri zenginleşsin diye diğer insanları öldürdüler. Onların zenginliğine kondular. Peki şimdi neden uygar geçinen bu insanların aydın kesimi, devletlerinin erozyona uğradıklarından ağlanıyor? Çünkü onlarda ahlak yapısı çok bozuldu. Biz değil benlik duygusu belirdi. Ağlayanın gülene faydası olmaz. Günümüzde Afrika dan Avrupa ya göç eden siyahi erkekler Avrupalı kızların sevgilisi oluyorlar. Avrupa da aile yuvası dağılma aşamasında. Evlatların bir kısmı babalarının kim olduğunu bilmiyor. Mal mülk çok olmuş, tahsil seviyesi yükselmiş ne önemi var. Gençleri bunalımda. Her şey maddiyat değil.

Elhamdülillah evrensel kitabımız Kur’an-ı Kerim biz Müslümanlara her konuda doğru olan yolu gösteriyor. Bizler birer Müslüman olarak Kur’an-ın emir ve yasaklarına uyup, Peygamberimizin sünnetini tatbik ederek yeniden iç dünyamızı aydınlatabiliriz. Hayırlı Cumalar.